Vaat
Balonları ve Alternatifler?
BİZİM ALTERNATİFİMİZ SINIF MÜCADELESİDİR!
Her dört yılda bir
yeniden –
Seçim Maskaralığı
Zamanı
Seçim dönme dolabı yine dönüyor. Seçmen kitlesinin üstüne
seçim programları, el ilanları, reklam hediyeleri yağıyor. Sokaklar seçim
vaatleri ile donatılıyor. Aptallaştırıcı
seçim sloganları atılıyor. Bu listenin birinci sırasında YEŞİLLER’in “Anam şef olacak” sloganı var. Facebook
ve Twitter üzerinden kendilerinin ne
kadar “gençlere yakın” oldukları yalakalığı yapılıyor. İnter aktif videolarla
seçimin neşeli olması sağlanmak isteniyor. Modası geçmiş parti reklamı
standları ve yapmacık pohpohlu bir şekilde düzenlenmiş büyük toplantılarla güya
seçim coşkusu oluşturmaya çalışılıyor. Bunlar “kampanya” menajerlerinin hüsnü
kuruntusudur. Çok büyük miktarda paralar
bu seçim mücadelesinde harcanmakta.
CDU/CSU, SPD, FDP, YEŞİLLER partileri aynı bir yumurta
gibi tıpkısının aynısıdır. Topu birden “sosyal olarak halim-selim” bir
kapitalizmi istiyorlar! Onlara göre mali sermaye huzur içinde devasa kârlarını toplamalı.
Halk ise, mümkün olduğunca sakin durumda tutulmalıdır. Aynı zamanda emekçilerin
çalışma ve yaşam koşullarının kötüleştirilmesinin vidası daha da sıkılmalıdır.
Doğal olarak her partinin çıkarlarını savunduğu grupların özel taleplerine
sahiptir. OYSA onlar kendi siyasetlerinde özde değil, sadece nüansta
birbirlerinden farklıdırlar. “ Hepsi kapitalist sistem içerisinde, tümü ortak
bir şekilde Almanya için!” Dünya,
“güçlü” Alman tekelci holdingleriyle, Alman büyük ve AB-önder gücüyle
şifa bulmalı!
Andaki güncel hükümet kendisini tüm zamanların en iyi
hükümeti gösteriyorsa ve muhalefet birçok şeyin bu hükümet ile daha kötü hale
geldiğini iddia ediyorsa, işte bu seçim maskaralığıdır. Her halükârda bu
sorumluluğu karşılıklı olarak birbirinin üstüne atma ve kendini
methetmedir. Oysa bunun merkezinde şu
mesaj durmaktadır: Burada söz konusu olan “BİZ”,
hepimiziz; şimdi revaçta olan “BİZ”dir,
“BİRLİKTE” bunu başaracağız vs. Gerek
Korsanlar partisi gerekse SOLLAR buna katılıyorlar.
Seçim Programları:
CDU: Almanya için
birlikte başarılı
SPD: BİZ belirliyor
Korsanlar Partisi: Biz bunu bu kez sorguluyoruz
FDP: Vatandaş programı
YEŞİLLER: Yeşiller
için değişim zamanı
SOLLAR: % 100
Sosyal: Birlikte ülkeyi değiştirelim
Seçenek?
MLPD: Radikal solcu
devrimci – Gerçek sosyalizm
TÜM BUNLAR
YALANDIR –
Halkın
aptallaştırılmasıdır!
Almanya, içinde zenginlerin biraz çok fazlaya sahip
oldukları ve alttaki diğerlerinin biraz çok aza sahip oldukları bir toplum
değildir. Aynı zamanda işlerin sadece “birazcık daha adilce” gitmek zorunda
olduğu bir toplum da değildir. Emperyalizm dünyasında her yerde olduğu gibi iki
dünya – iki sınıf karşı karşıya durmaktadır.
Almanya’da: Burada tüm üretim araçlarına sahip olan, toprak ve mülke
sahip olan, egemen mali sermayeyi elinde bulunduran burjuva sınıfıdır. Bu sınıf
zenginliği yaratan kadın-erkek işçilerin iş gücünden azami artı-değeri ezip,
bastırarak çıkarmaktadır.
Diğer tarafta ise yaşamlarını sürdürebilmek için satmak
zorunda kaldıkları iş-güçlerinden başka bir şeye sahip olmayan kadın-erkek
işçiler ve tüm emekçiler durmaktadır.
İşsiz kaldıklarında, devletin ‘sadakalarına’ muhtaçtırlar. Her zaman
“biz” hepimizin içinde bulunduğu “ortak sandal” tablosu çizilmeye çalışılıyor! Ne
var ki yukardakiler lüks güvertededir. Hâlâ bizler olan alttakiler ise makine
bölümündeyiz. “Daha adil dağıtılsın”, bu
nasıl bir alay etmedir. Kapitalizm ve sömürünün bu sisteminde adalet yoktur.
Emekçilerin yaşamını kolaylaştıran reformlar için biz
komünistler en ön saflarda mücadele ederiz. Salt tek bir amaç için: Sisteme
karşı sınıf mücadelesi için daha iyi çıkış koşulları yaratmak. Biz pastadan bir
parça değil, bilakis pastanın tamamını istiyoruz! Evet, fırın / pastanenin
tümünü istiyoruz!
Sol
Sosyal-demokrasi mi?
SOLLAR seçim sloganları ile tam da sistemin içinde yer
aldılar. Onların büyük reklam afişi soruyu doğrudan soruyor: “Devrim mi? Ve yanıtlıyor: “Hayır, sadece zamana uygun.”. Evet,
burada gerçekten devrim artık HİÇ söz konusu değildir. Sistemin özünde hiçbir
şey değiştirmeyen SOLLAR’ın seçim programındaki reform talepleri “zamana
uygun”dur. 10 Avro asgari ücret, 1.050 Avro asgari emekli maaşı, milyoner
vergi uygulaması, enerji ve kiralar herkes için ödenebilir olmalı, Hartz IV
yerine asgari gelir güvencesi, silah ihracatını yasaklanmalı gibi taleplerle! ...
Bu bağlamda onların SPD’den ve YEŞİLLER’den sadece çok az
farkları vardır. SOLLAR, kendilerine “%
100 sosyal adaletin” partisi olarak rol biçmektedir. 10 Avro asgari ücret ile ne astronomik gelir
farklılıkları küçülür ne de yoksulluğa karşı mücadele edilebilir. 10 Avro
asgari ücret ile zengin Almanya’da insan yoksul sayılmaktadır. Hedef, güvencesiz
iş koşulları ve sefil işlerin ortadan kaldırılması olmalıdır. Oysa bu ancak
sosyalizmde başarılabilir. Ama SOLLAR zaten böyle bir hedef koymuyorlar. Ludwig
Erhardt’ın “sosyal pazar ekonomisi” bu
partinin federal parlamentoya adayı Bayan Wagenknecht tarafından coşkuyla
savunuluyor. SOLLAR’ın “dayanışmacı bir
politika için 10 madde” adlı kısa seçim programında şunlar talep ediliyor: “Yüksek gelirler – Helmut Kohl zamanında
olduğu gibi – yüzde 53 ile vergilendirilmelidir.” Öyleyse, anca gidersiniz!
Bu parti sadece Alman Federal Ordusunun yurtdışındaki
savaş müdahaleleri sorununda federal mecliste şimdiye kadar aleyhte oy veren
tek partidir. Oysa bu parti Alman Ordusunun BM’nin “Barış misyonları”
çerçevesindeki müdahalelerine hiçbir şekilde karşı değildir. Bu müdahaleler de savaş etkinlikleridir,
yalnızca başka maske altında. SOLLAR NATO’yu dağıtmak istiyor, ama onu “Rusya’nın(!) katılımı ile kolektif bir
güvenlik sistemine dönüştürerek” (parti programından) .
Eh işte gerçek “sol” bir seçenek böyle olur!
SOLLAR da, diğer partiler gibi iktidarın yemliklerinden
yararlanmak istiyor. Bunun için SPD ve YEŞİLLER’in bir azınlık hükümetine bile
“tolerans göstermeye” hazırdır. Bu, 100 yıldan beri SPD’nin izlediği yoldur:
Egemenlerin masasında yer almak için yalakaca sokulmak ve bel kemiksiz
bükülmek. Ama bu arada SPD, YEŞİLLER ve CDU/CSU programatik olarak birbirlerine
güçlü bir şekilde yakınlaştılar.
Siyasi farklılıklar neredeyse görülmeyecek durumda. Avro-
ve Avrupa politikasında, savaş etkinliklerinde, büyük güç Almanya’nın
konuşlandırılmasında – hepi topu bir ve aynı. SOLLAR bugün sol
sosyal-demokrasinin rolünü üstleniyor. Kadın-erkek işçiler ve emekçilerin
sakinleştirilmesi için böylesi küçük, denetlenebilir bir “protesto partisi”ne
gereksinim duyuluyor. Egemenlerin siyaset sahnesindeki onların nesnel işlevi
budur.
Korsanlar, parlamento yerine bizzat kendilerini
hallettiler. Bireysel didişmelerle korsan partisi kendisini un-ufak etti. Seçim
mücadelesinde birkaç becerikli sloganlar sunuyorlar: “Ocak primi yerine temel gelir” veya “Devlet benim gizlenecek bir şeyimin olmadığını neden bilmek istiyor?”.
Siyasi olarak ise aynı reform dileklerinin peşine takılıyor.
Onların merkezi talebi “ağda özgürlük” tümüyle
hayalciliktir. Bu kapitalizmde asla olmaz. Ağlar da kapitalist kârı
azamileştirmeye göre çalışır. Ve üretim araçları üstündeki her özel mülkiyette
olduğu gibi ağı kim işletiyorsa, bunun üzerinde karar alma gücü varsa, o
belirler.
Facebook, Google gibi “Sosyal ağlar”ın ve Microsoft,
Apple vs. gibi devasa bilişim ve erişim şirketlerinin bayan ve bay sahipleri
bütünüyle bilinen tekelci kapitalistlerdir.
Onlar her ne kadar kendilerini laçka, uçarı, hip-hoppa lanse ediyor ve
sözde dünya çapındaki iletişim özgürlüğünü keşfetmiş olsalar da. Bunlar,
örneğin gizli haber alma servisleriyle söz konusu devletlerle en yüksek düzeyde
sıkı bir şekilde harıl-harıl işbirliği içindedirler. Bu, Örneğin: Prisma gibi
dinleme skandallarında apaçık bir şekilde ortaya çıktı.
Harika
Külahlar – Seçim Vaatleri:
Her şey
eskisi gibi
Diğer seçim programları üzerine fazla laf etmeye gerek
yok. Bunlar, biz emekçiler için zaten içinde yeni bir şey olmayan harika
külahlardır: Krizin yükleri yine bizim sırtımıza yüklenir. Düzensiz/güvensiz
çalışma yayılacak. Ücretler hissedilir bir şekilde artmayacak. Her şey daha da
pahalılaşacak. Kadın-erkek göçmenler daha güçlü bir şekilde sömürülecek ve
ırkçı bir şekilde dışlanacak. İlticacılara insanlık dışı bir tarzda
davranılacak…
Savaşların yürütülmesi sürdürülecek. Almanya diğer ülkelere
ne yapılması gerektiğini dikte ettirecek. Eski hükümetin skandalları, bir kez
sahtekârlık nedeniyle, başka bir kez yalanlar nedeniyle, bu sefer beceriksizlik
nedeniyle, başka sefer kendi içlerindeki iktidar dalaşları nedeniyle sonu gelmez
bakan değişiklikleri sürüp gidecek.
Selfservis, yolsuzluk, lobicilik ve en basitinden seçim sahtekârlığı, her seçim
yıllarında olduğu gibi yeniden parlamento ve hükümetin normal günlük işi
olacak. İster kırmızı/ siyah, ister
kırmızı/yeşil, ister siyah/sarı veya ister kırmızı/kırmızı/yeşil olsun biz
emekçiler için her zamanki gibi aynısı olacak.
Faşist Partiler – Vergilerle finanse edilen,
ırkçı kışkırtıcı
propaganda!
Bu federal meclis
seçimlerinde bu ülkenin sokaklarında ve “sosyal ağlar”da görünür bir tarzda
yine saldırgan bir şekilde ırkçı, faşist propaganda yapılıyor. Örneğin
NPD(Almanya Milliyetçi Partisi –ÇN) Sarrazin’in fikirleri doğrultusunda şu
seçim sloganlarını tamamıyla legal bir şekilde afişliyor: “Güven içinde yaşayalım – İltica akınını durduralım. Sinti & Romanlar yerine nineye para; Şeriat yerine
Maria, Tabii ki Almanca.”
Ve bu 2013 yılında
oluyor. Dokuz kadın-erkek göçmenin NSU’nun barbarca teröristçe
katledilmelerinden sonra. Bu sadece tüm burjuva partilerinin riyakârlığını
gösteriyor. “Sağ aşırıcılığa karşı
mücadele” üzerine gevezelik yapmak ama pratikte Nazilerin rahatça çalışmasını
sağlamak. Bu değil sadece, dahası BND, Anayasa Koruma, (Almanya iç ve dış
haber-alma servisleri –ÇN) devlet ve Nazi örgütlerinin açıktan açığa işbirliği Münih’teki NSU-davasında her
gün yeniden kanıtlanıyor.
MLPD
Alternatif mi?
“Radikal,
solcu, devrimci – Gerçek Sosyalizm”
Tüm diğer partilerden kendisini gerçekten ayıran biricik
parti Almanya Marksist-Leninist Partisi’dir. Bu parti şu iddia ile seçim
mücadelesine giriyor: “Bizim kapitalizm
eleştirimiz temellidir. Bu nedenle biz
seçim mücadelesine çeşitli günlük taleplerle değil, bilakis şiarımız radikal,
solcu devrimci – gerçek sosyalizm için, bir yön kararı için çalışma
yürüteceğiz. Tüm sorunlarda kapitalizm eleştirimizin neden radikal olduğunu,
sorunların neden devrimci bir şekilde çözülmek zorunda olduğunu ve perspektifin
gerçek sosyalizm olduğunu ortaya koyacağız.” (Stefan Engel, parti başkanı,
seçimde aday, Kızıl Bayrak, sayı 29/2013, sf: 4)
Seçim mücadelesinde sosyalizmden ve devrimci çözümlerden
yana ofansif bir şekilde ortaya çıkmak doğal olarak MLPD’ni tüm burjuva
partiler yelpazesinden farklı kılıyor. Ne var ki MLPD şimdiye kadarki seçim
propagandasında bizzat kendisinin koyduğu hedefi neredeyse hiç yerine
getirmiyor.
Onun merkezi afişlerinde propaganda ettiği talepler sistem çerçevesi içinde kalan taleplerdir.
Örneğin “Tüm faşist örgütler yasaklansın,
Hartz –Yasaları kaldırılsın, Haftada 30/saat çalışma” gibi. Marks ve Lenin resimleriyle “Kapitalizm-Eleştirisi – Aslı “ veya “Devrimler tarihin lokomotifidirler”,
“Kadının Kurtuluşu”, “Çevreyi Kurtarınız”, “Yurtdışına askeri birlikler
yollanmasına Hayır!”, “Gençliğin Geleceği için” gibi genel siyasi afişler
FAC’deki sosyalist devrim için doğrudan ve ofansif propaganda değildir.
Bunlarla örgütlenme ve mücadele edilmesi gereken biricik çözüm olan mesaj
verilmiyor.
“Alman
askeri birliklerinin yurtdışına gönderilmesine hayır!”sloganı sosyalizm propagandası değildir bilakis “Federal Ordu Dağıtılmalıdır!” . Sosyalizm propagandası şu temelli komünist
taleplerdir: Kapitalistlerin mülksüzleştirilmesi! Üretim araçları üzerindeki
özel mülkiyetin kaldırılması! Çocuk
eğitimi ve ev işinin sosyalizmde toplumsallaştırılması! Kadın-erkek işçiler,
emekçiler sosyalizmde üretimi ve devleti örgütlerler! Alman şovenizmi ırkçılığı
yerine proleter enternasyonalizmi!
“Radikal – solcu – devrimci” şiarı bizim için şu anlama
geliyor: “Burjuva devleti proleter devrim ile devirmek!” Almanya’da da sosyalizme giden yol budur.
Kadın-erkek komünistlerin hedefi budur. Seçim ajitasyonunun merkezinde düzen
sorunu bulunmak zorundadır.
Ama demokratik taleplerde de komünistler en radikal
olmalıdır. Biz Her şeye Rağmen! “FAC’da
yaşayan herkese seçim hakkı”, “Sınırlar açılsın – herkese kalma hakkı”,
“Irkçılığa ve faşizme bir karış bile yer yok”, “FAC’de ne kadar bulunursa bulunsun, fark etmez tüm alanlarda göçmenler
için hak eşitliği” gibi taleplerden yanayız.
Biz, eğer devrimciler hiçbir şekilde yüzde 5 barajını
aşacak durumda değillerse, parti olarak
seçime katılmayı bugün için taktik olarak yanlış buluyoruz.
MLPD için verilen geçerli oylar nihayetinde barajı aşan
tüm partilere orantısal olarak dağıtılacaktır. Bunun anlamı, sonuçta bu oyların
burjuva parlamento partilerine yarayacak olmasıdır. Devrimci partiler bugünkü
güçler dengemizde seçim maskaralığına katılırlarsa, bu halde kime verilmiş
olursa olsun fark etmez verilen her oy bu sistem için bir oydur.
Her ne kadar doğal olarak bunun arkasında değişiklik
istemi bulunsa da, nesnel olarak bu
böyledir. Her şeye rağmen bugün bu seçim sahtekârlığına bir katılımı ret
ediyoruz.
Devrim şahane – Bunun dışındaki hepsi turşu suyu/saçma, zırva Rosa Lüksemburg
Bunun için
çağrımız şudur:
Kapitalist
sisteme oy yok!
Bu devlete
oy yok!
Burjuva partileri ve sistemi reddedelim! Bu nedenle seçimi boykot et!
Biz bu “seçim mücadelesi”ni komünist perspektifimizi ve
programımızı tartışmaya sunmak için kullanıyoruz. Bunun için bu seçim sirkine
niye katılalım?
Seçimi boykot etmede seçim kulübesinde oy pusulasına
çarpı(X) koyarak iptal edip etmememiz veya seçimlere hiç katılmamamız fark
etmez. Bunların arasında öyle büyük bir fark yoktur. Ne var ki oylamaya
katılmayan seçmenlerin yüzde oranı geçersiz kullanılan oyların sayısından
medyada çok daha fazla ilgi çekmektedir. Bu seçim sirkine tümden bir
katılmamaya ağırlık kazandırmaktadır.
Nazi-seçim propagandasını aktif bir şekilde engelleme
pratik bir seçim mücadelesi görevidir.
Almanya’da
Bolşevik Partiyi inşa etmek!
Kadın-erkek
işçileri, kadınları, kadın-erkek göçmenleri, ezilen halkları, gençlerin
geleceğini, çevreyi kurtarmak, dünyada barış
Sadece
devrim ile –
Bunun
dışındaki her şey hayaldir!
Sosyalizm
veya Barbarlık içinde çöküş!
Seçim
Boykotu!
HER ŞEYE RAĞMEN!
Almanya’da
Bolşevik Partinin İnşası İçin Gazete
V.i.S.d.P.:
H. König, Kafkastr. 56, 50829 Köln